3 Ağustos 2012 Cuma

Yığın (2)

http://fizy.com/#s/1ajdg9

Bu gece böyle devam eder dedim ya, ediyorum. Hatta dozumu arttırıyorum.

Sondan başlayacağım; Unut bütün geçenleri, bunca yıl sonra nasılsın? Bir nasılsın'ı çok gördüğümüz arkadaşlarımıza, mahalle bakkalına (kaldıysa hala), yan komşuya, bisikletini tamir etmeye çalışan çocuğa, her hangi birine, unutmaya çalıştığımız birine...
Gene duygusallaştım ve bu halimden nefret ediyorum. Aslında hala sükunetimi ve tavrımı koruyorum. Sonuçta bazı şeylerden -ki bu şeyler ne bilmiyorum- ödün veremiyoruz. Her şey daha farklı olabilecekken sıradan sonuçlar seçiyoruz. Seçiyorum.

"Anlardım aklından geçenleri. Sustukça konuştuk sanki." Bu tam da benim kendi kendime konuşmalarım gibi.

Kahve konusuna hiç girmiyorum. Dinleyin gitsin işte. Ne desem boş.

Yığın (1)

Bir çok insana göre çok şanslıyım. Farkındayım da. Mesela bir çokları da benden daha fazla şanslı ama farkında değiller... (Mesela benim yanında olmak istediklerimin yanındalar...) Nereden mi geliyor bu şans: Bir çok insanın iyi bir dostu, arkadaşı yokken benimki tam karşımda uyku moduna geçti, radyomuzda güzel parçalar, saat olmuş gecenin bir yarısı, ee mübarek, bereketli bir aydayız da (her ne kadar gereği gibi ifa edemesek de...) daha ne olsun.
Daha ne olsun tabi de olmuyor işte öyle... Hep daha çoğuna, genelde bizde olmayana platonik sevdalar besleriz. Tamam aslında konumuz bu değil. Böyle romantik konular ilgi çekiyor ya o nedenle gireyim kıyısından köşesinden dedim. Belki biri okursa falan diye... Sanat kaygısı böyle bir şey işte. Her ne kadar katı bir duruş sergilesenizde, başkası beni ilgilendirmez deseniz de ilgilendirir kardeşim. Her kelimeyi yazarken özen gösterirsiniz, belki değer verdiğiniz birinin okuyacağını düşünerek ya da herkese değer verdiğinizden...
Şimdi bunları yazdım ama aslında yazacaklarım çok daha başkaydı. Bilmem sana da olur mu, böyle kurarsın bir şeyi, kurarsın, kurarsın... Defalarca prova yaparsın, oydu, buydu derken o an geldiğinde hiç bir şey öyle olmaz. Evet saçma bir soruydu. Bu hep böyledir. Yazarın da dediği gibi; Bu anı daha önce o kadar çok kurmuştum ki gerçek olunca bir şeyler eksik kaldı. Adam boşuna yazar olmamış dedirten cinsten bir cümleydi... Bazı cümleleri, paragrafları ve hatta bazen kitapları ben yazmış olmak isterdim. Hatta bunu o kadar çok isterdim ki kıskançlık boyutunda... Kıskançlıktan yarım bıraktığım kitaplar var benim. Sonra sindirip bitirmişimdir ama:) Evet konumuz bu da değildi aslında ama madem saptık bir kere konudan gidelim böyle... Bakalım nereye varırız.
Bu gece kafalar biraz dağınık. Bayağı döküldük. (Özel bir nedene asla gerek yoktur.) Ee saatte geç. Gevezelensem dinleyecek kimse yok, hadi ben dinlesem gevezelenecek kimse yok. Aslında söyleyecek çok şey var, dinleyecek de. Ama ne anlatan var ne söyleten. Yalnızlık değil de başka bir şey. E o kadar usta değilim, kelime cambazı olamadım daha. O yüzden çok tanımlayamıyorum ama anlarsın sen... Madem buraya kadar okudun senin de kafan karışık demek ki. Şahsen ben de böyle saçma bir yazı görsem okurdum. Çünkü benimde kafam karışık.
Kafası karışık insanları severim aslında. Net insanları da severim. Galiba insanları seviyorum. Ayrıca bir yamuklarını görene kadar herkese güvenmek de lazımmış, en azından güveniyor gibi yapmak... İyi bir şey-miş... Neyse burada bitireyim. Bu gece daha devam eder bu tip okunmayacak yazılar.


Saygılar ;)

Bir Ara Yazarım

Aslında yazacak çok şeyim vardı. Hala da var. Biliyorum okumayacaksın, bari dinle...

http://fizy.com/#s/1tjuo3